Senaryodan bahsedecegim demistim ama Cengiz Aytmatov hakkinda konusalim istedim cunku cok onemli bir isim. Selvi Boylum al Yazmalim'da gorulen ikilemler, yasam tarzinin degismesi ve insanlarin ayak uydurma cabasi, duygular ve toplumdaki tiplemelerin kisilerde sembollestirilmesi hep Aytmatov'un romanlarinin ozelligi.
Kendisi 1928 Kirgizistan'inda dogmus, ve SSCB duzeninin kurulusunun, koy ve kent kulturlerinin komunist rejimle nasil bir degisime ugradigini birebir izlemis bir genc olarak Stalin doneminin butun acilarini romanlarinda yansitmis.
Tabi Aytmatov'u asil tarihe yazdiran Kirgizlarin unlu Manas Destani'ni derlemis ve yazmis olmasi.
Ben "Gun Olur Asra Bedel" adli romanini okumustum, mukemmeldi, herkese tavsiye ederim. Kitapta Aytmatov'un ozkimligini, kendikokkubbesini unutan. kimliksiz ve soysuzlasan insanlari sembollestirdigi bir ifade var: "Mankurtlasmak". Bu ifade aslinda bir eski cag Turk efsanesinde geciyor -romanda aciklandigi gibi-, beni cok cok etkilemisti, paylasmak istiyorum:
""" (alinti) Aytmatov, baskıcı bir rejimin yerel ve ulusal değerleri silmeye çalıştığı bir zamanda alegrofik imgelerle ulusal kimliğini örten perdeyi aralamayı bilmiş, toplumsal sorunları ve bu sorunların derin yapılarını zamanın gündemine taşıma olanağını yaratmış ve romanlarıyla insanlığın hizmetine sunmuştur.
Gün Uzar Yüzyıl Olur'da geçmiş ile şu an, gerçekler ile destanlar iç içedir.(Efsaneye gore) Juan Juanlar, Sarı Özek bozkırında yaşayan Naymanların topraklarını istilâ eder.
Tutsak aldıkları Nayman gençlerinin (basinin once derisini acimasizca kazirlar - derisi soyulan - bahar) kafalarına yaş deve derisinden bir başlık geçirirler. Güneş altında kurumaya ve daralmaya başlayan deri, esirlere korkunç acılar verir. Tutsaklar bu işkencenin sonunda ya ölürler ya da mankurtlaşırlar yani belleklerini ve bilinçlerini yitirirler. Juan Juanlar, tutsakların anılarını belleklerinden silmekle, insanlığın bilincini yok etmekle insanlık onurunu ayaklar altına almayı başarmış (?) bir topluluktur.
Mankurtlaşan tutsak artık efendisinden başkasını tanımaz. Ne anasını, ne babasını, ne de bir başka şeyi hatırlar. Ağzı var, dili yoktur artık; isyanı ve itaatsizliği hiç düşünmeyen tek varlıktır yeryüzünde.,
Nayman Ana, mankurt olan oğlunu kurtarmaya çalışan, umut ve korku dolu bir yürekle çalkalanan bir Kırgız anasıdır. Onun mücadelesi, trajediyle bitse de, sonraki yüzyıllarda yaşanacaklara âdeta geçmiş çağlardan, ötelerden bir uyarıdır.
Kırgız ananın trajedisi, bulduğu sandığı bir anda, (ogluna feryat ederek cagirdiginda, oglunun yeni efendilerinin emiryle gozunu kirpmadan ona ok atmasiyla yasanir -bahar) oğlunun okuyla öldürülmesiyle, efsaneden modern topluma bir projeksiyon tutar.
Tarihsel mankurtlaşma, aslında, modern zamanlarda yaşanan mankurtlaşmanın iz düşümüdür âdeta.
Cengiz Aytmatov, romanında "mankurt" kavramını bir sosyoloji terimi yapacak derecede çarpıcı sosyolojik saptama yapar. Mankurt, Aytmatov'dan sonra, geçmişini unutmuş, bedeniyle ve ruhuyla karşı tarafın buyruğu altına girmiş, yeni efendisine yaranmak için kendi değerlerine, ailesine ihanet edenlerin ortak adıdır.
Kaynak:
http://www.kho.edu.tr/kutuphane/kitap/ozetler/00132ozet.htm""""""
Iste bu mankurt kavrami beni cok etkilemisti. Ne dersiniz, mankurtluk gunumuzde de yasiyor mu???
Wednesday, December 13, 2006
Monday, December 11, 2006
Selvi Boylum Al Yazmalım (Son Sahne)
Evet, lutfen bu son sahneyi yorumlayalim goruslerinizi bekliyorum, esimle o kadar duygulandik ki tekrar tekrar izlerken, ama nasil yorumlarsiniz bu son sahneyi?
Bu posttan sonra bu filmin senaryosuyla ilgili yazmak istiyorum...
Friday, December 08, 2006
yalnizlar dunyasi: care ne ki?
Butun yakinlarimdan vefasizlik gordugum an, kendimi sinirsiz yalnizlik icinde bulunca, ve fani olanlari faniligin icrasinda... tutunacak en saglam ipi aradigimda… Aklima gelir mi ki:
“Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103)”
Ve bu andir insanin duadan baska bir onemi olmadigini anladigi an: “Duaniz olmazsa ne ehemmiyetiniz var” O ki, O’nsuz biz hiciz, yokluga mahkumuz, yalnizlik caresizlik fakirlik ve sonsuz izdirab kaderimiz…
Ve Veysel Karani imdada yetisir dua etmeyi bilmeyen saliklere, yerini ogretir bicare simarik kuluna:
“Allah’im, Rabbim sensin, ben ise senin kulunum…
Sensin Yaratici, ben ise senin tarafindan yaratildim…
Rizik veren sensin, ben ise senin verdigin rizikla besleniyorum…
Mulk sahibi sensin, ben ise senin emir ve tasarrufun altinda bulunan bir kulum…
Gercek izzet sahibi sensin, ben ise aciz ve zelilim.
Hazineleri tukenmeyen zengin sensin, ben ise fakr-i mutlak icinde ihsanina muhtacim…
Gercek hayat sahibi olan ve hayati veren sensin, ben ise hayat verisin olmazsa bir oluyum…
Varligi ebedi olan sensin, ben ise gelip gecici bir faniyim…"
Senle gayri yalnizlik yok, senden gayri sirdasim yok.
bahar
“Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103)”
Ve bu andir insanin duadan baska bir onemi olmadigini anladigi an: “Duaniz olmazsa ne ehemmiyetiniz var” O ki, O’nsuz biz hiciz, yokluga mahkumuz, yalnizlik caresizlik fakirlik ve sonsuz izdirab kaderimiz…
Ve Veysel Karani imdada yetisir dua etmeyi bilmeyen saliklere, yerini ogretir bicare simarik kuluna:
“Allah’im, Rabbim sensin, ben ise senin kulunum…
Sensin Yaratici, ben ise senin tarafindan yaratildim…
Rizik veren sensin, ben ise senin verdigin rizikla besleniyorum…
Mulk sahibi sensin, ben ise senin emir ve tasarrufun altinda bulunan bir kulum…
Gercek izzet sahibi sensin, ben ise aciz ve zelilim.
Hazineleri tukenmeyen zengin sensin, ben ise fakr-i mutlak icinde ihsanina muhtacim…
Gercek hayat sahibi olan ve hayati veren sensin, ben ise hayat verisin olmazsa bir oluyum…
Varligi ebedi olan sensin, ben ise gelip gecici bir faniyim…"
Senle gayri yalnizlik yok, senden gayri sirdasim yok.
bahar
Monday, December 04, 2006
NIJERDE KALDI GOZYASLARIMIZ
Nijer'deki kardeslerimiz bu yilki kitligin da etkisiyle buyuk bir alcik kriziyle karsi karsiya. Yuzbinlerce bebek olmus bu yil. Sebebi ise aclik ve yetersiz beslenme! Bu videoyu izleyelim mutlaka. Yeniden dunyadaki varlik sebebimizin farkina, neden dunyada bulundugumuzun farkina varalim, bu yil amerika'daki arkadaslarimizla bir kampanya baslattik ve bedeli 100 dolar olan kurban payimizi bu yil Nijer'e Turk arkadaslarimizin yardimiyla kesilip dagitilmaya yolluyoruz. Bu guzellige katilmak istermisiniz? Benim ozel mailime baharyagmuru02@yahoo.com'a mail atarsaniz Turkiye icin actigimiz hesap numarasiyla, dunyanin dort bir yanindan ise, burdaki acilan hesaplari kullanarak katilabilirsiniz. Simdiden tesekkurler Nijer'e dualar ve katkilar icin...
Linki buradan tekrar veriyorum:
http://video.google.com/videoplay?docid=-5111351910413406169
Linki buradan tekrar veriyorum:
http://video.google.com/videoplay?docid=-5111351910413406169
Tuesday, November 28, 2006
Mesnevi gunleri
Mevlana Celaleddin Rumi Hazretleri'nin mesnevisinde gecen hikayecikleri arada yayinlamaya karar verdim. Iste bugunku hikayemiz:
Musa(as) bir gün giderken bir çobana rastladı. Çoban:
"Ey kerem sahibi Allah'ım neredesin ki sana kul kurban olayım. çarığını dikeyim saçını tarayayım elbiseni yıkayım bitlerini kırayım... Yüce Rabbim sana süt ikram edeyim. Bütün keçilerim sana kurban olsun" deyip duruyordu.
Hz.Musa (as): Kiminle konuşuyorsun? dedi.
Çoban: "Yeri göğü yaratan Allah'ımla konuşuyorum" dedi.
Musa çobanı azarladı. Yaptıklarının yanlış olduğunu Allah'a bu türlü hitap etmenin doğru olmadığını söyledi. Çoban yaptıklarından pişman olup başını alıp çöle doğru koşmaya başladı. Biraz sonra Hz.Musa'ya:
"Kulumuzu bizden ayırdın. Biz söze dile bakmayız. Gönüle hale bakarız" düye vahiy geldi. Musa çölün yolunu tutarak çobanı buldu ve müjdeyi verdi.
Kudsi hadis: Allah sizin suretlerinize değil kalplerinize ve amellerinize bakar.
Musa(as) bir gün giderken bir çobana rastladı. Çoban:
"Ey kerem sahibi Allah'ım neredesin ki sana kul kurban olayım. çarığını dikeyim saçını tarayayım elbiseni yıkayım bitlerini kırayım... Yüce Rabbim sana süt ikram edeyim. Bütün keçilerim sana kurban olsun" deyip duruyordu.
Hz.Musa (as): Kiminle konuşuyorsun? dedi.
Çoban: "Yeri göğü yaratan Allah'ımla konuşuyorum" dedi.
Musa çobanı azarladı. Yaptıklarının yanlış olduğunu Allah'a bu türlü hitap etmenin doğru olmadığını söyledi. Çoban yaptıklarından pişman olup başını alıp çöle doğru koşmaya başladı. Biraz sonra Hz.Musa'ya:
"Kulumuzu bizden ayırdın. Biz söze dile bakmayız. Gönüle hale bakarız" düye vahiy geldi. Musa çölün yolunu tutarak çobanı buldu ve müjdeyi verdi.
Kudsi hadis: Allah sizin suretlerinize değil kalplerinize ve amellerinize bakar.
Saturday, November 25, 2006
cemil meric ve dusunce hurriyeti
Amerikada yasarken guzel ulkemde bilimadamlarinin bile dusunce hurriyetine sahip olmadigini, kovulduklarini ve "seninle ayni dusunceyi paylasmasam da senin dusuncelerini ifade hakkini sonuna kadar savunacagim" diyen batili aydinin felsefesinin yerinde yeller estigini gormek cok aci. Cemil Meric'in bu konuyla ilgili kucuk bir yazisini aktarmak istiyorum:
"Gerici Kim?
Canavarlarla dolu bir ormandayiz. Yolumuzu hayaletler kesiyor. Tanimadigimiz bir dunya bu. Ithal mali mefhumlarin kaypak ve karanlik dunyasi. Gercek, kelimelerin arkasinda kayboluyor.
Ne guzel tarif: "Gerici, bir toplumun gelismesini saglayacak hicbir yeniligi istemeyen, her yonuyle eskiyi ozleyen ve eski duzeni getirmeye calisan (kimse)" (Meydan Larousse). Tarifin tek kusuru bu ucubenin hangi cagda, hangi ulkede yasadigini soylememesi.
Murdar bir halden muhtesem bir maziye kanatlanmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.
IV. Murat'a, "Suleyman devrine don!" diye haykiran Koci Bey'den Resit Pasa'ya kadar Osmanli Devleti'nin butun islahatcilari gerici. Dante, yasadigi cagdan igrenir. Balzac, eserini iki hakikatin isiginda yazar: kilise ve krallik. Dostoyevski maziye asik. Dante gerici, Balzac gerici, Dostoyevski gerici!
Gerici, ilerici...Dusunce hurritey bu mulevves kelimelerin esaretinden kurtulmakla baslar, dusunce hurriyeti ve dusunce namusu.
Cemil Meric, Bu Ulke, sayfa 80-81.
"Gerici Kim?
Canavarlarla dolu bir ormandayiz. Yolumuzu hayaletler kesiyor. Tanimadigimiz bir dunya bu. Ithal mali mefhumlarin kaypak ve karanlik dunyasi. Gercek, kelimelerin arkasinda kayboluyor.
Ne guzel tarif: "Gerici, bir toplumun gelismesini saglayacak hicbir yeniligi istemeyen, her yonuyle eskiyi ozleyen ve eski duzeni getirmeye calisan (kimse)" (Meydan Larousse). Tarifin tek kusuru bu ucubenin hangi cagda, hangi ulkede yasadigini soylememesi.
Murdar bir halden muhtesem bir maziye kanatlanmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.
IV. Murat'a, "Suleyman devrine don!" diye haykiran Koci Bey'den Resit Pasa'ya kadar Osmanli Devleti'nin butun islahatcilari gerici. Dante, yasadigi cagdan igrenir. Balzac, eserini iki hakikatin isiginda yazar: kilise ve krallik. Dostoyevski maziye asik. Dante gerici, Balzac gerici, Dostoyevski gerici!
Gerici, ilerici...Dusunce hurritey bu mulevves kelimelerin esaretinden kurtulmakla baslar, dusunce hurriyeti ve dusunce namusu.
Cemil Meric, Bu Ulke, sayfa 80-81.
Friday, November 10, 2006
annemin notu
Sevgili annecim bloguma bir mesaj yollamis cok begendim onu yeni post olarak sayfama koyuyorum, tesekkurler annecim
SEVGİLİ BAHARIMA
ATTIĞIN HER ADIM BAŞARINI ARTIRSIN
SÖYLEDİĞİN HER SÖZ GÖK KUBBEDE HOŞ SEDA BIRAKSIN,HER GÜLÜŞÜN BAHAR GÜNEŞİ GİBİ ÇEVRENİ
ISITSIN,GÖZÜNDEN AKAN YAŞ BİLE TOPRAĞI UYANDIRAN NİSAN YAĞMURU GİBİ SEVİNÇTEN OLSUN.ALLAHIM SENİ DAİMA KÖTÜLÜKTEN VE KÖTÜLERDEN KORUSUN.BAŞARILAR.ÖPTÜM
SEVGİLİ BAHARIMA
ATTIĞIN HER ADIM BAŞARINI ARTIRSIN
SÖYLEDİĞİN HER SÖZ GÖK KUBBEDE HOŞ SEDA BIRAKSIN,HER GÜLÜŞÜN BAHAR GÜNEŞİ GİBİ ÇEVRENİ
ISITSIN,GÖZÜNDEN AKAN YAŞ BİLE TOPRAĞI UYANDIRAN NİSAN YAĞMURU GİBİ SEVİNÇTEN OLSUN.ALLAHIM SENİ DAİMA KÖTÜLÜKTEN VE KÖTÜLERDEN KORUSUN.BAŞARILAR.ÖPTÜM
Sunday, November 05, 2006
yunus emre den orjinal "yusufu kaybettim"
elimdeki Yunus Emre divaninda aria'nin uyusufu kaybettim ezgisinin orjinal siirini buldum:
"Bu akl-u fikir ile yar bulunmaz
By nasil yaradir, derman bulunmaz
Kamunun derdine derman bulundu
Bu benim derdime derman ublunmaz
Nice deryalari icime ceksem
Beni kandiracak umman bulunmaz
Yitirdim Yusuf's Kenan ilinde
Yusufum bulundu Kenan bulunmaz
Yunus oldu derler, sala verirler
Olenler hayvandir, asiklar olmez."
Muhtesem bir siir, samimi ve ilahi askla yanan bir gonul...
"Bu akl-u fikir ile yar bulunmaz
By nasil yaradir, derman bulunmaz
Kamunun derdine derman bulundu
Bu benim derdime derman ublunmaz
Nice deryalari icime ceksem
Beni kandiracak umman bulunmaz
Yitirdim Yusuf's Kenan ilinde
Yusufum bulundu Kenan bulunmaz
Yunus oldu derler, sala verirler
Olenler hayvandir, asiklar olmez."
Muhtesem bir siir, samimi ve ilahi askla yanan bir gonul...
yusufu kaybettim kenan ilinde, yusuf bulunur kenan bulumaz.....
bugunlerde kulagimda cinliyor, deli yurek diziisinin en guzel muziklerindendi, aria grubunun yaptigi bir cok muzik gibi bu da cok icli ve etkileyici. Hz. Yusufa isarette bulunuluyor hem de dizi karakteri yusuf aniliyor. iste sozleri:
Yusufu kaybettim
kenan elinde
yusuf bulunur
kenan bulunmaz
bu aklı fikriyle leyla bulunmaz
bu ne yaredir ki çare bulunmaz
aşkın pazarında
canlar satılır
satarım canımı alan bulunmaz(x2)
yunus öldü deyu
sela verirler
ölen beden imiş aşıklar ölmez
Yusufu kaybettim
kenan elinde
yusuf bulunur
kenan bulunmaz
bu aklı fikriyle leyla bulunmaz
bu ne yaredir ki çare bulunmaz
aşkın pazarında canlar satılır
satarım canımı alan bulunmaz(x2)
yunus öldü deyu
sela verirler
ölen beden imiş
aşıklar ölmez
muzigi icin bir linke rastlamadim ama mp3 olarak download ediliyor herhalde...
Yusufu kaybettim
kenan elinde
yusuf bulunur
kenan bulunmaz
bu aklı fikriyle leyla bulunmaz
bu ne yaredir ki çare bulunmaz
aşkın pazarında
canlar satılır
satarım canımı alan bulunmaz(x2)
yunus öldü deyu
sela verirler
ölen beden imiş aşıklar ölmez
Yusufu kaybettim
kenan elinde
yusuf bulunur
kenan bulunmaz
bu aklı fikriyle leyla bulunmaz
bu ne yaredir ki çare bulunmaz
aşkın pazarında canlar satılır
satarım canımı alan bulunmaz(x2)
yunus öldü deyu
sela verirler
ölen beden imiş
aşıklar ölmez
muzigi icin bir linke rastlamadim ama mp3 olarak download ediliyor herhalde...
Friday, November 03, 2006
onden giden atlilar
Ilk defa Turkce olimpiyatlarinda duymus ve Ukraynali genc kizin sesine ve okuyusundaki ruha hayran kalmistim. Siir Osman Sari isimli saire ait ve bu sair "butun varim toplasam sonra varsam topraga" adli ezginin de sozlerini yazmis. Hayretler icindeyim ve yillardir nasil bu muthis sairi kesfedememisim diyorum.
Onden giden atlilar ilk kez Emeviler doneminde akincilarin okyanusa kadar at surup gemilerle Ispanya Endulus'e vardiktan sonra gemileri yakmalarini ve orada guzellik ve huzur yerlesinceye kadar ayrilmamalarini anlatiyor.
Sozlerini ve ukraynali kizin agzindan dinlemek ve takip etmek isterseniz videoyu yolluyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=EVeZkxVYTdU&mode=related&search=
ÖNDEN GIDEN ATLILAR
Issiz sicak çölleri
Karsi karli daglari
Çoktan asip gittiler
Kayboldular uzakta
Önden giden atlilar
Ben burada kaldim böyle
Isleri aceledir
Çok uzundur yollari
Bense geride kaldim
Yetisemedim size
Önden giden atlilar
Gittiler hep gittiler
Astilar kizgin çölü
Toprak tükendi bir gün
Denize ulastilar
Çektiler dizginleri
Kendileri dursa da
Atlar duramadilar
Çaresiz kalip birden
At sürdüler denize
Önden giden atlilar
Önlerinde okyanus
Kizgin bir çöl arkada
Asil içlerindedir
Zaptedilmez bir deniz
Önden giden atlilar
Teknik degisti diye
Biraktilar atlari
Atlarsa bu kiyida
Sanki sevgili gibi
Onlari beklediler
Günlerce beklediler
Yeri yirtar ayaklar
Göge firlar baslari
Nerden çikti bu deniz
Bizi ayiracaklar
Önden giden atlardan
Sevgiliden daha zor
Ayrilmak bu atlardan
Bugulanmis gözlerle
Geri dönüp onlari
Gemilere aldilar
Önden giden atlilar
Üç gün duramadilar
Yaptiklari gemide
Karsi kiyida yeni
Güzel atlar buldular
Yaktilar gemileri
Önden giden atlilar
Vardilar Kurtuba’ya
Inmediler atindan
Gülle karsilandilar
Ne güzel atlar bunlar
Bunca yol çignediler
Çiçek çignemediler
Önden giden atlilar
Önden giden bu atlar
Seni gördüler kalbim
Sahabe atlar bunlar
Dünyanin bekledigi
Önden giden atlilar
Önden giden atlilar
Osman SARI
Onden giden atlilar ilk kez Emeviler doneminde akincilarin okyanusa kadar at surup gemilerle Ispanya Endulus'e vardiktan sonra gemileri yakmalarini ve orada guzellik ve huzur yerlesinceye kadar ayrilmamalarini anlatiyor.
Sozlerini ve ukraynali kizin agzindan dinlemek ve takip etmek isterseniz videoyu yolluyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=EVeZkxVYTdU&mode=related&search=
ÖNDEN GIDEN ATLILAR
Issiz sicak çölleri
Karsi karli daglari
Çoktan asip gittiler
Kayboldular uzakta
Önden giden atlilar
Ben burada kaldim böyle
Isleri aceledir
Çok uzundur yollari
Bense geride kaldim
Yetisemedim size
Önden giden atlilar
Gittiler hep gittiler
Astilar kizgin çölü
Toprak tükendi bir gün
Denize ulastilar
Çektiler dizginleri
Kendileri dursa da
Atlar duramadilar
Çaresiz kalip birden
At sürdüler denize
Önden giden atlilar
Önlerinde okyanus
Kizgin bir çöl arkada
Asil içlerindedir
Zaptedilmez bir deniz
Önden giden atlilar
Teknik degisti diye
Biraktilar atlari
Atlarsa bu kiyida
Sanki sevgili gibi
Onlari beklediler
Günlerce beklediler
Yeri yirtar ayaklar
Göge firlar baslari
Nerden çikti bu deniz
Bizi ayiracaklar
Önden giden atlardan
Sevgiliden daha zor
Ayrilmak bu atlardan
Bugulanmis gözlerle
Geri dönüp onlari
Gemilere aldilar
Önden giden atlilar
Üç gün duramadilar
Yaptiklari gemide
Karsi kiyida yeni
Güzel atlar buldular
Yaktilar gemileri
Önden giden atlilar
Vardilar Kurtuba’ya
Inmediler atindan
Gülle karsilandilar
Ne güzel atlar bunlar
Bunca yol çignediler
Çiçek çignemediler
Önden giden atlilar
Önden giden bu atlar
Seni gördüler kalbim
Sahabe atlar bunlar
Dünyanin bekledigi
Önden giden atlilar
Önden giden atlilar
Osman SARI
Sunday, October 22, 2006
bir bahar aksami rastladim size...
Merhabalar,
Sevgili arkadaslarimin hazirladigi etkileyici yemek bloglari beni kendi blogumu hazirlamaya tesvik etti, ama maalesef bende boyle yemek , mizah vs. yetenegi olmayinca, ben de konusmayi, paylasmayi, tartismayi cok sevdigim aktualite, kultur, tarih, dil, din konularinda hepimizin paylasabilecegi ve bize kendi mavi ve berrak gokkubbemizi hatirlatan anekdotlar ve yazilarla dolu bir blog dusundum. Hayirli ugurlu olsun, bayram arefesinde baslayan maceramiz uzun ve tatli olsun.
Keyifli bloglar!
Bahar
Sevgili arkadaslarimin hazirladigi etkileyici yemek bloglari beni kendi blogumu hazirlamaya tesvik etti, ama maalesef bende boyle yemek , mizah vs. yetenegi olmayinca, ben de konusmayi, paylasmayi, tartismayi cok sevdigim aktualite, kultur, tarih, dil, din konularinda hepimizin paylasabilecegi ve bize kendi mavi ve berrak gokkubbemizi hatirlatan anekdotlar ve yazilarla dolu bir blog dusundum. Hayirli ugurlu olsun, bayram arefesinde baslayan maceramiz uzun ve tatli olsun.
Keyifli bloglar!
Bahar
Subscribe to:
Posts (Atom)